Yaşı ilerlemiş insanlara dikkatle bakınız. Onlar, ömürleri insan ömrüne denk gelen ve insanın çamurundan yaratılmış olan Hurma ağacına benzerler… Kavidir. Bereketlidir. Dingindir. Yalnızlığı boldur… Sözleri sırlı kademli diyarlardan haber veren pusulalar gibidir. Yaradanı hatırlatır. Çünkü yaşamaktansa, ölmek Rabbe daha yakındır…
Benim evim sakin ve yaş ortalaması yüksek bir Mahallenin sokağında. Yolumun üzerinde bir Konak var. Bugün ordan geçerken, pencerenin önünde başının beyaz örtüsüyle dışarıyı seyreden nineyi görünce çok mutlu oldum. Dahası, onu görünce başımla selamladım, selamımı mütebessim kabul buyurunca mutluluğum arttı. Belki de dedim, günün bu saatinden sonra biraz da beni düşünür. Selamlaştığımız o anı… Elimdeki poşeti, elinden tuttuğum kızımı… Fırın tarafından yürüyerek sahil bendine doğru inişimizi. Sohbet ederek geçişimizi düşünür. Çünkü ben de onu düşündüm. Ak bir bulut gibi pencerenin önünde oturuşunu. Göz göze gelip birbirimize tebessüm ettiğimiz vakit, bir birbirimiz için birer sayfa açtık yeryüzünde. Belki bir kelime. Hem de kelimesiz. Hissi bir “Merhaba”
Sohbete şayan kimseler var etrafımızda.
Nice hazineler var gözler önünde parıldayan. Şuasının yetmezliği değil halbuki görülmemezlik. İçimizde perdeleri açmak lazım ara ara… 🤍