Arkadaşlarla toplanıp kahvaltı ettiğimiz bir gün, sohbet arasında bir film tavsiyesi almıştım, “Hoşuna gideceğini düşüyorum, bence izlemelisin” demişti bir arkadaşım. Fransız filmlerinden beklediğimin aksine, bu film bana epey sevimli geldi…
2009 yılında çekilmiş, ve bu filmin de bir kitap uyarlaması olduğunu söylerken gülümsüyorum, çünkü yazdığım filmlerin ortak özelliği kitap uyarlaması olmaları oldu :) Bu özellikle tercih etiğim bir durum olmamakla beraber hep öyle denk gelmesi gülümsetici…
Filmde üç ana karakterimiz var, 11-12 yaşlarındaki küçük kız Paloma, oturdukları apartmanın görevlisi Renée ve yine aynı apartmanın sakinlerinden biri olan Bay Kakuro. Zaten çok kalabalık bir kadro olmamakla, film temel olarak bu üç karakter üçgeninde geçiyor. Paloma, yaşından beklenmeyecek fikir ve olgun tavırlara sahip, sürekli video kamerasıyla dolaşan kendi halinde bir çocuk. Kendine has bir dünyası ve sorgulayacak mevzuları var. Apartmanın kapı görevlisi Renée ise kitap okumayı çok seven, mutsuz görünüşlü ve her zaman kibar, tek başına bir kadın. Bay Kakuro ise apartmana sonradan taşınan ve seyrederken görüleceği üzere görünmeyeni görebilen naif bir beyefendi.
“Tüm mutlu aileler birbirine benzer, ama mutsuz ailelerin her biri kendine özgüdür.”
Süre olarak kısa sayılabilecek bir buçuk saatlik bir film. Konusu, akışı, işlenişi bence son derece kararında. Fransız filmlerinden aşina olduğumuz pastel renkler ve hafif bir karanlık mevcut olsa da filmde kullanılan ifadeler, müzikler izleyicide oluşturulması gereken intibaı dengelemiş. Keyifle izlenen ve pozitif izler bırakabilecek iyi bir dram olduğunu düşünüyorum. Kültür, kategori ve konu bakımından seyredilecekler listesine alın derim :)
“Beni tanımadı!
-Çünkü seni hiç görmedi”
Bir şeyleri farkedebilmek için, belki de o şeylere dikkatle bakmamız gerekiyordu. Göremediğimiz şeyler her zaman örtülü olanlar değildir. Bazen onları çok çok yakınımızda olduğu için göremeyebiliriz..
Keyifli seyirler…–