Yok canım ben değilim tabii o itiraf eden. Ben bir alışverişkolik olmadım hiç bir zaman. Ama alışveriş canavarı bazen beni de ele geçirebiliyor.
Hangimizin içinde o canavardan yok ki? O güzelim vitrinlerden ışıl ışıl giysiler, ayakkabılar, çantalar, ev eşyaları bize el sallamıyor mu?Aman bakın bu da indirimdeymiş hemen alayım dediğimiz kaç ürün oldu. İndirimler hep cazip gelmiştir zaten. Kredi kartını veririz olur biter. Peki ay sonu gelince onları kim öder? Keşke ödemek de almak kadar kolay olsaydı. Bir dıt kadar kolay mesela.
İşte geçen günlerde izlediğim “Bir Alışverişkoliğin İtirafları” filmi de alışveriş yapmayı sevenlere hatta abartanlara güzel mesajlar içeriyor. Bazen görüyorum da, bir ayakkabı modelinin her renginden alacak kadar almayı seven insanlar var.. Bir çantaya 650$ verecek kadar eli açık olanlar da. Sanırım Karun kadar zengin olsam bile bir çantaya asla 650$ vermem. (Buraya yazıyorum ki vermeyeyim.)
Gelelim filme. Bu filmi, keyifli bir akşam geçirmek için ne izlesek derken bulduk. Kesinlikle izlenesi filmler listeme girdi. Filmin baş rol oyuncusu olan Isla Fisher‘ın şu ana kadar izlediğim bütün filmlerini beğendim. Mesela “Definitely, Maybe” filmi çok sevdiğim filmler arasında. Geçenlerde 2. kez izledim.
Bu filmde Isla Fisher, Rebecca Bloomwood olarak karşımıza çıkıyor. Kendisi tam bir alışveriş hastası. Vitrinde gördüğü her şeyi almak istiyor. Bu huyundan vazgeçmek için yapmadığı şey, denemediği yöntem kalmıyor. Alışveriş onun için bir hastalık. Taa ki.. E sonunu da anlatmamayım siz izleyin : )
Filmde Rebecca’nın giydiği kıyafetler ve vitrinler insanda alışveriş yapma istediği uyandırıyor benden söylemesi : )