Ruhum Çengelköy’lü benim :)
Günlerdir canım Çengelköy çekiyor.. Hani insanın canı nasıl tatlı çeker ya. İşte öyle..
Sabah 11^de Aylin ve Ezop ile buluştuk. Özen börekten böreklerimizi aldık. Canım Çengelköy kadar orada börek de çekti. Ama o meşhuur börekçiden değil, mutlaka Özen börekten alın böreklerinizi. İçi dolu dolu, dışı çıtır çıtır. Nasıl anlatsam? O böreği tatmanız lazım..
Sahildeki Çınaraltı‘ya gittik, çaylarımızı söyledik.(diğer aşırı kalabalık, burayı pek bilen yok dedi perim). Bir yanda püfür püfür esen rüzgar, o sıcağa rağmen. Bir tarafta deniz kokusu, dalgaların sesi..
Mekan Keşfi: Boon Cafe&Restaurant
Kahvaltıdan sonra kahve içmek için bir yere geldik. İsmi Boon Cafe. İster denizin kenarında oturun, isterseniz de içeride klima ferahlığında. Loş ortamı ve dekorasyonuna bayıldım. Biz Aylin’le birlikte bilgisayarlarımızı da götürmüştük çalışabilelim diye. Ortamda Wi-fi de mevcuttu. Rahat koltuklarında mest olarak bir kaç saatimizi rahatlıkla orada geçirdik.
“Boon nimet ve lütuf anlamlarına geliyormuş. Şehir hayatından biraz uzaklaşmak isteyenlerin tercihi burası..”
Önce Türk kahvesi içtik. Sonra o kesmeyince Karamel Mocha söyledik. Ama bombastik bir şey geldi. Üzeri dondurma kaplı bu bombayı denemenizi tavsiye ederim :)
Çengelköy’ün nesini seviyorum?
Bozulmamış dokusunu seviyorum. Semte adım attığınız anda, yüzünüze vuran bir “İstanbul Semti” havası hakim. Her köşede satılan Çengelköy salatalıkları. Dükkan sahiplerinin müşterilerine olan ilgisini. İlk olarak Çaycı İzzet Efendi‘nin bulunduğu, şimdi cafe sokağı olarak anılan güzel sokağı. Kalabalığına rağmen Çınaraltı‘sı. Çikolata&Kahve, Sütiş Abdullahağa Yalısı ve yeni keşfim Boon Cafe.. Hepsi bir bütün olarak Çengelköy’ü sevme nedenlerim.
Artık İstanbul’u sevme nedenim Çengelköy de olabilir..
Romanlardaki eski İstanbul’u yaşamak istediğim zaman kendimi orada buluyorum. Otobüsten iner inmez denizin kıyısına gidip boğazı seyrediyorum.. Sonraki durağım tabii ki Çaycı İzzet Efendi.. Yazın soğuk çayları, kışın da favorim milky oolong ile hem ruhumu, hem bedenimi dinlendiriyor.
Dönüş vakti gelince üzerime bir hüzün çöküyor. Nasıl çökmesin? O güzelim tarihi semtten çıkıp Güngören’e dönmek biraz hayal kırıklığı yaşatıyor :)
Ama olsun.. İyi ki var Çengelköy. Hiç bozulmaması dileği ile..
Beni sosyal medyada takip edebilirsiniz:
4 Comments
Istanbula gelmeme az bir zaman kala istanbul yazilari okumaya bayılıyorum.nerelere gidicem diye listeler yapiyorum.dogma buyume istanbulluyum cok seviyorum her bir yerini :)
O boreklere kocaman kalpler yolluyorum burdan :) cengelkoye gelmis kadar oldum, o deniz ne harika; biz kavruk ic anadolu insani olarak gormemislere :))
İrem hanımcım, geldiğinizde mutlaka Çengelköy’e uğrayın derim. İstanbul’u içinize çekersiniz mis gibi :)
Pembe Kreasyon, keşke bir gün gelsen de orada börek ve çayla sohbet etsek denize karşı :) ne güzel olurduu :)