Güven duygusunu yeniden inşa etme, birçok insan için zorlu bir iştir. İnsanlar arası bağların en kıymetli parçalarından biri güvendir. Bu bağ zedelendiğinde, her iki taraf da kendini kötü hisseder. İlişkilerde güven sarsılması, bir deprem gibidir. Her şeyi altüst edebilir. Ama bu, her şeyin bittiği manasına gelmez. Kırılan güven onarılabilir. Bu, çaba ve zaman ister. Güven, bir kez kaybedildiğinde, eskisi gibi yerine gelmesi kolay olmaz. Yine de, doğru adımlarla ve samimi bir istekle, sarsılan bu hissi onarmak ve hatta eskisinden daha sağlam bir bağ kurmak mümkündür.
Güven Tam Olarak Nedir?
Güven, birine veya bir şeye inanma halidir. Karşınızdaki kişinin size dürüst davranacağına, sizi yarı yolda bırakmayacağına inanırsınız. Bu his, bir anda ortaya çıkmaz. Zamanla, yaşananlarla pekişir. Birinin sözünü tutması, size karşı açık davranması bu hissi güçlendirir. Güven, bir ilişkinin sağlıklı yürümesi için adeta bir yakıttır. Bu yakıt bittiğinde, ilişki motoru teklemeye başlar. İster bir arkadaşlık, ister bir aile bağı, isterse romantik bir beraberlik olsun, güven çekildiğinde geriye şüphe ve korku kalır.
İnsan ilişkilerindeki yeri
Güven olmadan sağlıklı bir ilişki yürümez. Arkadaşlıkta, aile içinde veya romantik bağlarda güven, tutkal işlevi görür. Güven duyduğunuzda, kendinizi rahat ve güvende hissedersiniz. Yanında maske takmanıza lüzum kalmaz. İçinizi rahatça dökebilirsiniz. Eleştirilmekten, yargılanmaktan veya anlattıklarınızın başkasına gitmesinden endişe etmezsiniz. Güvenin olduğu yerde huzur vardır. İnsanlar, güvendikleri kişilerin yanında kendileri gibi davranabilirler. Bu da bir ilişkinin derinleşmesini, anlam kazanmasını sağlar.
Güven neden kaybolur?
Güven sarsılması çeşitli sebeplerle meydana gelir. En başta yalan gelir. Küçük görünen, “beyaz yalan” denilen aldatmacalar bile biriktiğinde büyük bir yıkıma yol açar. Verilen sözlerin tutulmaması, aldatma, arkadan konuşma, ikiyüzlü davranışlar güveni temelden sarsar. Kişi, karşısındakinin samimiyetini sorgulamaya başlar. Güven kaybı, tek bir büyük olayla olabileceği gibi, sürekli tekrarlanan küçük ihmallerle de yavaş yavaş eriyebilir. Karşısındakini hiçe saymak, onun duygularını küçümsemek de güveni zedeleyen davranışlardır.
Güven Sarsıldığında Ne Hissedilir?
Birinin güveninizi kırması, derin bir yara açar. Bu yara, sadece o anı değil, gelecekteki davranışlarınızı da etkiler. İncinen kişi, kendini değersiz veya aptal yerine konmuş hissedebilir.
Hayal kırıklığı ve öfke
İlk hissedilen duygu genelde şaşkınlık ve hayal kırıklığıdır. “Bunu bana nasıl yapar?” sorusu akılda döner durur. O kadar inandığınız, değer verdiğiniz birinin sizi bu duruma düşürmesi, derin bir üzüntü yaratır. Ardından öfke başlar. Bu öfke, hem karşı tarafa hem de bazen kişinin kendisine yönelir. “Nasıl bu kadar inandım?”, “İşaretleri nasıl görmedim?” diye kendini suçlayabilir. Bu öfke, sağlıklı bir şekilde yönetilmezse, onarımın önündeki en büyük engel haline gelir.
Belirsizlik hissi
Güven kaybolduğunda, yerini belirsizlik alır. Artık karşınızdaki kişinin ne yapacağını kestiremezsiniz. Her sözünden, her davranışından şüphe duymaya başlarsınız. “Yine mi yalan söylüyor?”, “Benden bir şey mi saklıyor?” gibi düşünceler zihni kemirir. Bu durum, kişiyi sürekli tetikte tutar ve çok yorar. İlişki, bir güven limanı iken, fırtınalı bir denize dönüşür.
Kırılan Güven Onarılabilir mi?
İnsanların aklındaki ilk soru budur. Cevabı evettir ama bazı koşullara bağlıdır. Güven onarımı, tek taraflı bir çabayla yürümez. Her iki kişinin de bu bağı onarmak için istekli davranması şarttır. Güveni kıran kişi, hatasının bedelini ödemeye hazır olmalı; incinen kişi ise affetmeye ve şans vermeye niyetli durmalı.

Gerçekçi olma
İşlerin bir gecede eskisi gibi olmasını beklemeyin. Bu, zaman alacak. Yara kabuk bağlayacak, belki bir iz kalacak. Güveni yeniden inşa etme çabası, bir binayı tuğla tuğla yeniden örmeye benzer. Her doğru davranış, yerine konan bir tuğladır. Ama en ufak bir yanlış, örülen duvarın tekrar yıkılmasına sebep olabilir. Bu yüzden gerçekçi beklentilerle yola çıkmak, hayal kırıklığını azaltır.
İki tarafın da çabası şart
Sadece güveni kıran kişi değil, incinen kişi de çabalamalı. Güveni kıran kişi samimiyetini kanıtlamaya çalışırken, diğeri de affetmeye, şans vermeye açık durmalı. İncinen taraf sürekli geçmişi gündeme getirir, karşı tarafı cezalandırmaya devam ederse, onarım gerçekleşmez. Aynı şekilde, güveni kıran kişi sabırsızlanır, “Daha ne yapayım?” diye isyan ederse, yine bir sonuca varılmaz. Bu bir danstır ve iki kişinin de uyumlu hareket etmesi gerekir.
Güveni Kırdıysanız Atılacak Adımlar
Eğer güven sarsılması sizin hatanızdan kaynaklanıyorsa, işin büyük kısmı sizdedir. Sabırlı ve kararlı davranmalısınız. İncinen tarafın duygularını anladığınızı göstermeniz, onarımın ilk basamağıdır.
Sorumluluk alma
İlk yapılacak iş, hatayı kabul etmektir. “Evet, bunu ben yaptım” diyebilmek gerekir. Mazeret üretmek, suçu başkasına atmak (“Beni buna sen mecbur ettin”) veya durumu küçümsemek (“Abartıyorsun, ne var ki bunda?”), işleri daha da kötüleştirir. Yaptığınız şeyin yanlış olduğunu net bir dille söyleyin. Hatırlayın, karşınızdaki kişi sizin mazeretinizi değil, pişmanlığınızı duymak ister.
İçten bir özür dileme
Özür dilemeyi bir formalite gibi görmeyin. “Özür dilerim ama…” diye başlayan cümleler kurmayın. “Ama” kelimesi, sizden önceki her şeyi siler. Sadece yaptığınız şey için ve karşınızdaki kişiye hissettirdikleriniz için net bir pişmanlık belirtin. Neden incindiğini anladığınızı, onun duygularına saygı duyduğunuzu hissettirin. Gerekirse bunu tekrar tekrar yapın.
Şeffaf davranma
Kaybettiğiniz güveni geri almanın bir yolu açık davranmaktır. Partnerin güvenini kazanmak için saklı gizli işler yapmayı bırakın. Telefonunuzu saklamak, nereye gittiğinizi söylememek, kiminle görüştüğünüzü gizlemek şüpheleri artırır. Bir süre, normalden daha açık davranmanız, karşınızdaki kişiyi rahatlatabilir. Ona, gizli bir şeyinizin kalmadığını hissettirin. Bu, onun sizi kontrol etmesi değil, sizin şeffaflığı tercih etmenizdir.
Tutarlı kalma
Güven, tutarlılıkla beslenir. Bir gün A deyip ertesi gün B derseniz, kimse size inanmaz. Sözlerinizle davranışlarınız birbiriyle uyumlu gitmeli. Verdiğiniz küçük sözleri bile tutun. Dakik olun. “Yapacağım” dediğiniz şeyi yapın. Bu küçük adımlar, zamanla büyük bir inanç doğurur. Tutarlılık, karşınızdaki kişiye “Ona inanabilirim, çünkü dediğini yapıyor” dedirtir.
Sabretme
Karşınızdaki kişi size hemen inanmayacak. Sizi sınayabilir, eski konuları açabilir. Öfkelenebilir. Bu durumlarda savunmaya geçmeyin. Onun duygularını anladığınızı, bu tepkilerin normal olduğunu kabul edin. “Bu konuyu kaç kez daha konuşacağız?” demek yerine, “İstediğin kadar konuşabiliriz, senin kendini iyi hissetmen benim için mühim” demeyi tercih edin. Güven kazanmak bir maratondur, kısa mesafe koşusu değil.
Güveni Zedelenen Taraf Ne Yapmalı?
İncinen tarafta durmak da zordur. Bir yanda öfke, bir yanda sevgi kalabilir. Karar vermek güçleşir. Affetmekle unutmak arasındaki ince çizgide gidip gelirsiniz.
Duygularınızı dile getirin
Hissettiklerinizi içinize atmayın. Öfkenizi, hayal kırıklığınızı, korkularınızı karşı tarafla konuşun. Ancak bunu bir suçlama seansı gibi yapmayın. “Sen” dili yerine “Ben” dili tercih edin. “Sen beni hayal kırıklığına uğrattın” yerine, “Yaşanan bu olay beni hayal kırıklığına uğrattı” demek daha yapıcıdır. Duygularınızı saklamak, sadece içinizde birikmesine ve daha sonra bir volkan gibi patlamasına yol açar.
Durumu gözden geçirme
Biraz sakinleştikten sonra, ilişkiyi gözden geçirin. Bu, affedilmez bir hata mı? Bu kişi, bu hatayı tekrarlar mı? Karşınızdaki kişinin pişmanlığı samimi mi? İlişkinin geleceği var mı? Bu soruların cevabını dürüstçe kendinize verin. Her kırılan güven onarılmak zorunda değildir. Bazen en iyi yol, o ilişkiyi geride bırakmaktır.
Yeni sınırlar çizme
Eğer devam etme kararı aldıysanız, bazı şeylerin değişmesi gerekir. Artık neyi tolere edip neyi edemeyeceğinizi net bir şekilde belirleyin. Yeni sınırlar koyun. Bu sınırlar, sizin kendinizi tekrar güvende hissetmeniz için birer kalkan işlevi görür. Karşı tarafın da bu sınırlara saygı duyması, onarıma ne kadar istekli olduğunu gösterir.
Affetme kararı
Affetmek, yaşananları unutmak veya haklı çıkarmak anlamına gelmez. Affetmek, o olayın üzerinizdeki yükünü atmak ve geleceğe bakabilmek için bir adımdır. Olanları kabullenirsiniz ama kin tutmayı bırakırsınız. Karşınızdaki kişiyi affetseniz bile, ona tekrar güvenip güvenmemek ayrı bir karardır. Bu kararı vermek için kendinize zaman tanıyın. Affetmek bir anda olmaz, bir niyetle başlar ve zamanla gerçekleşir.
İletişimin Rolü
Güven duygusunu yeniden inşa etme çabasında, iletişim kilit bir noktada durur. Ancak doğru iletişim kurmak sanıldığı kadar kolay değildir. Özellikle duygular yoğunken, kelimeler yaralayıcı olabilir.
Açık konuşmanın gücü
İki taraf da ne hissettiğini ve ne beklediğini açıkça masaya yatırmalı. İmalarla, dolaylı yollarla konuşmak, yanlış anlaşılmalara davetiye çıkarır. “Sanki öyle hissettim” yerine, “Şu davranışın bana bunu hissettirdi” demek daha nettir. Dürüstlük, acı verse bile onarımın ilk adımıdır. Saklanan, gizlenen her düşünce, gelecekte yeni bir krizin tohumunu eker.
Dinlemeyi bilme
İletişim sadece konuşmak değildir, aynı zamanda dinlemektir. Karşınızdaki konuşurken, cevap hazırlamak için değil, onu gerçekten duymak için dinleyin. Onun bakış açısını, hislerini kavramaya çalışın. Empati kurmak, yani kendinizi onun yerine koyabilmek, aradaki buzları eritebilir. “Senin yerinde olsaydım ben de böyle hissederdim” diyebilmek, karşınızdaki kişiye anlaşıldığını hissettirir.
Profesyonel Yardım Alma
Bazen iki kişi, kendi başlarına bu düğümü çözemez. Duygular o kadar yoğundur ki, her konuşma kavgayla biter. Bu durumda dışarıdan bir destek almak mantıklı bir harekettir.
Terapi bir seçenek mi?
Çift terapisi veya bireysel terapi, güven onarımı için yapılandırılmış bir alan açar. Bir terapist, iki tarafın da birbirini duymasına yardımcı olur. İletişimdeki hataları bulur ve bunların düzeltilmesi için yollar açar. Terapide olmak, zayıflık değil, ilişkiyi kurtarmak için gösterilen bir cesarettir.
Dışarıdan bir göz
Terapist, tarafsız bir gözle duruma bakar. Kimin haklı kimin haksız olduğundan çok, bu sorunun nasıl aşılabileceğine odaklanır. Bu tarafsızlık, çiftlerin kendi başlarına göremedikleri kalıpları görmesine zemin hazırlar. Terapist, iki tarafa da sağlıklı başa çıkma yöntemleri öğretebilir.
Güvenin Yeniden Kurulamadığı Durumlar
Her çaba olumlu sonuçlanmayabilir. Bunu da kabul etmek icap eder. Zorla güzellik olmaz, zorla güven hiç olmaz.
Bazen yollar ayrılır
Eğer güveni kıran kişi hatasını kabul etmiyor, sürekli tekrarlıyor veya siz affetmek isteseniz bile içinizdeki şüpheyi atamıyorsanız, o ilişkiyi sürdürmek size daha fazla zarar verebilir. Bazen en sağlıklı karar, yolları ayırmaktır. Bu bir başarısızlık değil, kendini koruma tercihidir. Sürekli şüphe içinde yaşanan bir ilişki, iki tarafa da mutluluk getirmez.
Kişisel iyileşme
İlişki bitse bile, sizin kişisel iyileşmeniz devam eder. Birinin güveninizi kırması, sizin değersiz olduğunuz manasına gelmez. Bu tecrübeden ders çıkarıp, gelecekteki ilişkilerinizde daha dikkatli davranabilirsiniz. Bu olayın, sizin insanlara olan inancınızı tamamen yok etmesine izin vermeyin.
Özgüven ve Güven İlişkisi
Başkalarına duyduğunuz güven, aslında kendinize duyduğunuz güvenle yakından bağlantılıdır.
Önce kendi değerinizi bilin
Kendine güvenen, kendi değerini bilen bir insan, aldatılma veya yalan karşısında daha dik durabilir. İyileşme sürecini daha sağlıklı yönetir. Çünkü mutluluğunu tek bir kişiye bağlamamıştır. Kendi sezgilerinize, kararlarınıza güvenmeyi öğrenin. Kendi değerinizi bildiğinizde, size hak ettiğiniz gibi davranmayan insanlara toleransınız azalır.
Geleceğe yönelik kararlar
Güveni yeniden inşa etme tamamlandığında veya ilişki bittiğinde, geleceğe bakın. Geçmişin gölgesinde yaşamak, bugünü kaçırtır. Herkes hata yapabilir. Mühim olan, bu hatalardan ders alıp yola devam edebilmektir. Güven duygusu, kırılgandır ama aynı zamanda onarılabilen bir histir. Doğru adımlar atıldığında, samimi bir çabayla eskisinden daha sağlam bağlar kurmak mümkündür.

