Nereden takıldı aklıma bilmem, hep bir Audrey Hepburn filmi izlemeliyim diyordum. Bugüne kadar izlememiş olmam da bir ilginçlik aslında :)
Şu ana kadar Audrey Hepburn’un 2 filmini izledim. Breakfast at Tiffany’s ve Sabrina.
Bu arada değinmeden geçemeyeceğim, 1960 ve öncesinde çekilmiş filmler daha çok ilgimi çekiyor :) İlk izlediğim 1960 yapımı film Alfred Hitchcock’un Psycho ve North by North West filmleriydi. Onları da ayrıca yazacağım. Siyah beyaz filmler ilgi alanıma giriyor şu sıralar :)
Gelelim izlediğim Audrey Hepburn filmlerine. Biraz o filmlere ve dönemin kıyafetlerine bakalım:
Breakfast at Tiffany’s
Bu izlediğim ilk Audrey filmiydi. Film New York’ta geçiyor ama baktığınızda New York’un 1961’den beri çok değişmediğini görüyorsunuz. Değişmemiş derken, New York eskiden de çok büyükmüş demek istiyorum :)
Film’de ana karakterimiz Holly’nin (Audrey Hepburn) Tiffany’s mağazasının önünde kahvaltı yaparak güne başlamasına şahit oluyoruz. Çünkü Tiffany’s Holly’nin en sevdiği ve huzur bulduğu bir mağaza. Oraya gittiğinde kendini dünyadan kopmuş ve huzurlu hissediyor. Bu yüzden evine mobilya almamış. Eğer bir gün Tiffany’s gibi döşeyebilirse o zaman mobilya alırmış.
Filmin girişinden de anlaşıldığı gibi başrolümüz Holly lükse oldukça düşkün biri. Lüks yerlerden, pahalı mağazalardan hoşlanıyor. Ama zengin biri değil. İstediklerine ulaşmak için zengin adamları kullanıyor. (Holly günümüzde yaşasaydı instagram’ın en popüler kızı olurdu kesin!)
Ben filmi izlerken dönemin New York’u nasılmış? Giyim kuşam nasılmış? Arabalar nasılmış? diye bakmaktan filme çok konsantre olamadım:) New York’a gidip Holly’nin yaşadığı apartmanı bulasım, Tiffany’s mağazası önünde kahvaltı yapasım geldi. Benim izlediğim film renkliydi, normalde siyah beyaz gösterilmişti sanırım.
Sabrina
Biz de hep şoförün kızı tiplemesi vardır ya hani, işte onun nereden çıktığını Sabrina’yı izleyince anladım.
Sabrina isimli kızımız çok zengin bir ailenin şoförü olan bir babanın kızıdır. Ne tesadüftür ki ailenin küçük oğluna aşıktır. Ama oğlan kızı görmemektedir. Kızımız Paris’e aşçılık eğitimine gittiğinde bir anda inanılmaz değişim geçirir. Döndüğünde zengin oğlan bizim kızı farketmiştir ve peşinden koşmaya başlar. Sabrina buna dünden razı tabii :) Ama esas oğlanın abisi David’in hain planları vardır. Kardeşini şeker kamışı üreticisi zengin bir ailenin kızı ile evlendirecek ve istediği zarar görmeyen plastikleri üretmeye başlayacaktır. Ama hesaba katmadığı bir şey olur. Küçük kardeş hastalanınca Sabrina ile ilgilenmek abiye kalır. Planı Sabrina’yı yeniden Paris’e göndermektir. Hesaba katmadığı şey ise Sabrina’ya aşık olmaktır.
Filmin konusu eminim size de çok tanıdık gelecektir. Yıllardır izlediğimiz Türk filmlerine çok benziyor. İzldiğimde Yeşilçam konusunda büyük hayal kırıklığı yaşadım.. Her şey de olduğu gibi filmlerimiz de özgünlükten oldukça uzakmış..
Filmde Sabrina’nın giyim tarzı özellikle dikkatimi çekti. Şu sıralar moda olan babet ve tayt o zaman da modaymış! İşte size filmden bir kaç kıyafet:
60’lar serisine ve Audrey Hepburn filmlerine devam edeceğim.
Siz bu arada;
Soğuk Kış Gecelerinin İzlenesi Filmleri ve
Soğuk Kış Gecelerinin İzlenesi Filmleri Vol:2 ‘deki filmleri izleyebilirsiniz ;)
5 Comments
Etkinligime katildigin icin cok tesekkur ediyorum..Tum sosyal medya hesaplarini takipteyim.. sevgiler.. http://www.filizza.blogspot.com ve cok yakinda http://www.filizza.com
Audrey en azindan düşlerini gözünün önünden ayirmiyor, hazir bir sekilde gerceklesmelerini bekliyor. Bu arada tiffany ile kahvalti filmini izlemedim, o kadar guzel yazmissin ki bu aksam evde izlenecek :)
:) Ellerinize sağlık çok şirin bir siteniz var. Yazınıza da ayrıca bayıldım… Sevgiler
Merhabalar ne güzel bir sayfa Takipteyim…
Sevgiler…
http://meryeminmutfagindan.blogspot.com.tr
Audrey Hepburn benim tarzı ve duruşuna hayran olduğum bir aktristir.. :)
Sevgiler..
http://www.ankaraetkinlik.com/
http://medyadergisi.blogspot.com.tr/