Olana bitene bir de, hayal gücü engin, küçük bir çocuğun zihninden bakmak nasıl olurdu?..
Jojo Rabbit, yani kendisine ‘tavşan’ lakabı verilen kahramanımız Jojo, Doğu Almanya’nın Hitler gençlik kamplarından birinde eğitim almaktadır. Babası savaşta olan Jojo idealist ve vatansever annesiyle beraber yaşıyordur. Biraz sıradışı bir hayali arkadaşı vardır. Bu hayali arkadaş Adolf Hitler’in ta kendisidir, fakat Hitler tiplemesini alışılmadık bir karakter olarak izleyeceksiniz. Hitler küçük arkadaşı Jojo’yu zaman zaman yüreklendiren, bazen tenkit eden, ama çoğu zaman da neşelendirici bir üslupla ona arkadaşlık eden biridir.
Jojo bir gün, annesinin evlerinde tahta boşlukları arasına sakladığı Yahudi bir kızla tesadüfen karşılaşır. Kızın kendisini tehdit etmesinden dolayı, bu durumu kimseye anlatamaz, zira anlatsa da annesinin ve kendisinin hayatı tehlikeye girecektir. İşin içinden nasıl çıkacağını bilemez. Yahudilerle alakalı merak ettiği her şeyi bu zaman zarfında, gizli misafir ile yaptığı küçük sohbetlerle yavaş yavaş öğrenmeye başlar.
“Biz Yahudiler karşımızdaki insanların zihnini okuyabiliriz.
-Peki ya biz Almanlar’ın?
+Yo hayır, sizin zihninizi okuyamıyoruz, kafalarınız çok kalın.”
Jojo hem vatansever, hem de esasında merhametli bir çocuktur. Farklı pencerelerden bakmayı öğrendiğinde, zihni, hapsolduğu zombi hikayelerinden de kurtulmaya başlar…
İzlediğimiz onlarca Yahudi soykırım hikayesine bir yenisi daha… Farklı ve biraz daha espritüel bir bakış açısıyla çekilmiş.
Ama gelin görün ki bazı hikayelere sadece ‘film’ olarak bakmak lazım. Özellikle de yası yeterince tutulan ve belki de payı paydasını aşan bir oranda vicdanlarda yer işgal etmiş konularda…
Sağduyuyla yaklaşılması gereken ve filmi çekilmemiş bir çok mevzunun da olduğunu not düşerek,
Keyifli seyirler diliyorum :)