Ilık bir Şubat günü, uzun zamandır görüşmek istediğim Seyhan ve ben artık dayanamamış buluşma gününü kararlaştırmıştık. Bunu bir de Sahi İstanbul ile taçlandıralım istedik. İyi ki de istemişiz. Ben kendi adıma çok mutlu oldum :)
Nedir bu Sahi İstanbul?
Sahi’yi bir yere konumlandırmak çok güç. Eğer bir gün yolunuz düşer de Tophane’ye giderseniz, Kılıç Ali Paşa Camii’nin hemen arkasında Sahi İstanbul binasını göreceksiniz. Bizi çok güzel bir şekilde ağırlayan Banu Kobak ve Simin Yener hanımla yaptığımız sohbette Sahi’nin açılımını “Sahisini iste, tanı bul” olarak tanımladılar.
Burada Anadolu’da unutulmaya yüz tutmuş eserler var. Hem de müzelik değil, alıp kullanabileceğiniz, deneyimleyebileceğiniz türden. Bir nazar boncuğu hikayesi var mesela. Belki de hiç duymadığınız.
Bir de tabii ki lokumları. İlk lokumları ile tanıdım ben Sahi’yi. Daha çok yeni bir markayken bize süpriz olarak gönderdikleri bi kutu lokumla. Ama nasıl lokum. Bugüne kadar yediğim (abartmıyorum, lokumu çok severim..) lokumların en hakikisi, en bol malzemelisi.
Şanslıydık ki o gün lokum yapımını bir ustanın ellerinden görme ve hatta yapma şerefine eriştik. Zorlu süreçlerden geçen lokumun (saatlerce kaynatılması ve soğuması için günlerce beklemesi..) günlük taze taze servis edilen bir şekli var Sahi İstanbul’da. Arasına kaymak sürüyorlar, çünkü günlerce beklemiyor ve kaymağın bozulma olasılığı olmuyor.
Ben nar, antep fıstık ve kaymaklı yaptım, Seyhancım ise ceviz, incir ve kaymaklı yaptı.
Terasta kahvaltı keyfi
Sahi’nin müthiş manzarası olan bir de terası var. Biz kahvelerimizi orada içtik, tabii ki yanında lokumla birlikte :)
Öğrendik ki o terasta kahvaltı yapmak da mümkünmüş. Havaların güzelleştiği bir gün terasa kahvaltıya gitmeyi yazdık aklımızın bir köşesine. Sabahları mis gibi anne poğaçası çıkıyormuş Sahi’nin fırınından. Aynı annelerimizin yaptığı gibi, içine katkı maddesi koymadan. Her şeyin sahisi burada dedik ya, kaymağın, reçelin ve diğer kahvaltılıkların da sahisi orada. Denemek için sabırsızlanıyorum..
Aslında benim daha fazla anlatmama gerek yok, web siteleri hem yaptıkları güzel işlerle hem de bizim kültürümüzü tanıtan yazılarla dolu.
Bir e-dergileri var mesela. İçeriğinde 45 derece diye de bir bölüm. İstanbul’da yaşarken başımızı 45 derece kaldırıp yukarı bakarsak,o tarihi ve kültürü hissedeceğimize dair yazılar. Buradan ulaşabilirsiniz.
Bu güzel günü Seyhan’da blogunda yazmış. Ben bir daha bir daha gidelim istiyorum :)
Bir de Seyhan ve benim lokum yapma videomuz var ama onu eklersem fenomen olacağımızdan korkuyorum :)
4 Comments
sahi bu sahiyi bende çok merak ettim. Ne güzel ve şık yemesi, içmesi keyfi.. emeklerinize sağlık.teşekkürler.
Harika çok sevdim anlatımınızı. Açıkçası farklı buldum diğer bloglardan.
sevgiler
fotografta yazan seyhan yazını farkettin mi? ben de şimdi görüyorum ^^
şahika çok güzel bir gündü. havanın sahinin güzelliğine senin güzelliğinde eklenince hep gülümseyerek hatırlayacağım bir gün oldu.
seyhancığın öpüyor seni.
Lokum çekti canım ya :D
nursevincelezzetler, evet kesinlikle çok keyifli bir mekan, mutlaka görmelisiniz :) sevgiler..
birgül, teşekkür ederim Birgül hanım, çok mutlu oldum :) Sevgiler..
Syhn, aradım aradım sonunda buldum :) Evin arkası desene yau :)