SARI ORKİDE – BÖLÜM 2

“Hasta Ruhlu Adam”

Şubat 2017

  Yeni açılan butik kafe de eski dostlar, şimdinin iki yabancı kadını sessizce oturuyordu. Biri sıkıntıyla ellerini ovuşturdu. Diğeri zoraki bir tebessümle kahvesini yudumladı ve elindeki kupayı masaya bırakınca koca bir iç çekti.

“En son nerede kalmıştık?”

“Evlenmiştim,” dedi Mehtap.

 Başını sallayarak onayladı Eylül. Gayri ihtiyari alt dudağını ısırarak masaya eğildi. “Sana nasıl davranıyor?” diye fısıldadı.

 Gözlerini kaçırdı Mehtap. “Şimdi iyiyiz,” verebileceği en kaçamak cevaptı. Eylül başka soru sormasın diye aceleyle konuyu değiştirdi. “Telefonda nişanlanıyorum demiştin, anlatsana kimle, ne zaman?”

“Adı Serhan, uzun hikaye, sonra anlatırım. Nişanımız 17 Nisan da, Sarıyer’de olacak. Gel tamam mı?”

“Elbette geleceğim.”

 Fakat gidemeyecekti.

“Neden görüşemedik Mehtap? Düğününden sonra niye koptun benden?”

 Kocam seninle görüşmeme izin vermedi, diyemedi. Buruk bir ifadeyle omuzlarını silkti.

“Tedavin nasıl geçti? Düğünden sonra neler oldu? Sana nasıl davrandı? Her şeyi bilmek istiyorum.”

“Tedavim bitti. Her şey iyi,” diye yalan söyleyince, gürültüyle iç çekti Eylül.

“Anladım, bir şey anlatacağın yok. Ben anlatayım, sen dinle o halde. Yazarlığa adım attım ve ilk kitabımı çıkarttım. Sonrasında hayatıma Serhan girdi. Tam karmamın korkunç lanetini kırdım derken, anneanneme kanser teşhisi kondu ve onu kaybetmeden sözlenmeye karar verdik. Ama hayat işte, anneannem bekleyemeden göçüp gitti. O dönem korkunçtu, Mehtap. Hayatımın en zor evresiydi. Yanımda Serhan’la, onun ablası vardı ve bu süreçte ikisi herkesten yakın oldu bana.

 Şimdi de annemin cemiyetine gösteri yapmak adına nişan merasimi yapacağız. Ben de haberler bu kadar.”

“Ah, Eylül. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Anneannen öldüğünde neden aramadın?”

 Yanaklarındaki yaşları silerek omuz silkti Eylül. “Düğününden sonra görüşmek istemediğini söylemiştin. Aramak istedim, her gün elim o telefona gitti ama yapamadım.”

 Burnunu içine çekerek gözlerini yere eğdi Mehtap. “Ben bir bebek kaybettim, Eylül.”

 Oturduğu yerden kalkan Eylül dehşetle arkadaşına baktı. “Ne zaman?”

“Darbe gecesi beni evden attı ve hamileydim,” diyerek anlatmaya başladı.

  Anlatmayı bitirdiğinde Eylül çılgına dönmüştü.

 Mehtap’ın kına gecesinde müstakbel kocası Erman olay çıkarmış, bunun üstüne Eylül, “nasıl bir adamla evleniyorsun böyle?” diyerek arkadaşını vazgeçirmeye çalışmıştı. Ne yazık ki, ikisinin konuşmasının her cümlesinin Erman’a gideceğini bilmiyorlardı. Ve düğünden sonra Erman’ın yaptığı ilk şey: ‘Yuva yıkmaya çalışan arkadaşıyla karısının görüşmesini yasaklamak’ olmuştu.

 Mehtap onun bu kuralına boyun eğmek zorundaydı. Çünkü nişanlı olduğu süreçte verem teşhisi konmuştu ve tedavisinin masrafını kendi ailesi karşılayamıyordu. Ayrıca o dönem Erman onu sahte sevgi yumağının içine almış, severek iyileştireceğine yemin etmişti.

 Yani Erman, kına gecesi çok uzadı diye sinirlenip olay çıkardıysa ne olmuştu? Eylül niye böyle fevri davranmıştı ki? Hiç onun açısından bakamaz mıydı? Veremli bir şekilde babasının içki kokan evine dönemezdi ya!

 Evliliğinin ilk haftalarında kocasına hak vermiş, Eylül’e öfke duyarak ondan kopmuştu.

 Sonra mı?

 Neredeyse iki yıl sonra anneme gidiyorum diyerek kocasını kandırmış ve Eylül’e gelmişti.

“Boşanacaksın o adamdan!” diye yine başladı Eylül. İşte bunları duyacağını bildiği için susmuş ve iki yıldır görüşmemişti en yakın dostuyla.

“Boşanamam.”

“Sen delirmişsin! Bebeğinin katili o, nasıl aynı evde…”

“Belki de katil olan babamdır, Eylül!” diyerek lafını böldü. “Sonuçta bayıldım ve hangisinin darbesi yüzünden bebeğin düştüğünü bilmiyorum. Hem Erman da çocuğunu kaybetti. O da acı çekiyor.”

“Aptal olma Mehtap!” Uzanıp arkadaşının elini tuttu. “Serhan’ın babası avukat, onunla konuşabiliriz. Tek celsede boşanırsın.”

 Başını hızla iki yana salladı. “Yapamam.”

Eylül, “Neden?!” diye bağırınca herkes dönüp ona baktı.

Mehtap eğildi ve suçlulukla fısıldadı. “Çünkü şu an yine hamileyim.”

  Ne diyebilirdi ki Eylül? Şaşkınlık, şok, hayal kırıklığı hepsi bir aradaydı. Mehtap’ı yıllar önce dayakçı sevgilisinin elinden almak için gözünü karartmıştı. Şimdi de kocasının evinden onu alabilir miydi?

“Bak, bu çocuğu ikimiz de istiyoruz ve yeniden hamile kaldığımı duyduğundan beri Erman çok iyi. Tıpkı nişanlı olduğumuz dönemdeki gibi davranıyor. Bu bebeğin onu iyileştireceğine inanıyorum.”

“Yapma… Bu adamlar iyileşmez Mehtap. Kendine ve bebeğine haksızlık etme. Onu seviyor musun? Bana doğruyu söyle, yalan söylersen anlarım.”

“Seviyorum ve iyileşsin istiyorum.”

 Mehtap yalan söylemiş, Eylül de bunu anlamıştı. Hayat onları birkaç yılda bir ayırmış ve uzak köşelere fırlatmıştı ama bu onların gerçek dost olmadığını göstermezdi.

 Eylül, onu tekrar kaybetmeyecek ve kocasının evinden alacaktı. O gün Mehtap bunu arkadaşının gözünde görmüştü.

 Ama ne yazık ki Erman’ın onları dinlediğinden habersizlerdi.

Yazıyı beğendiyseniz bir yorum bırakın: