“İki Gizemli Adam”
17 Yaşın Sonları
Hiç tanımadığı iki adam ve evrim geçirmiş gibi davranan Mehtap’ın yanında öfkeyle oturuyordu, Eylül. Bundan bir saat önce Mehtap onu kandırmış ve bu iki yabancı adamın yanına getirmişti. Üstelik kısa boylu ve çirkin olanı erkek arkadaşı olarak tanıtmamış mıydı, Eylül aklını kaçıracak gibi olmuştu! Mehtap, Birol’u ne ara unutmuş ve yeni birini bulmuştu hiç bilmiyordu. Son zamanlarda Eylül’le bu tarz sırlarını paylaşmıyordu. Bir süre önce iki kız kavga etmiş ve birbirlerine kırıcı sözler söylemişlerdi. Ama şimdi onu pat diye erkek arkadaşıyla tanıştırmaya getirmişti.
Bir anda aydınlanma yaşadı Eylül. Esas maksadın Eylül’le, Mehtap’ın sevgilisinin tanışması değildi. Diğer yabancı adamla Eylül’ün tanışmasıydı.
Ama yabancı adam, Eylül’ün bu buluşmadan haberi olmadığını anlayacak kadar zekiydi. Bu yüzden kızları bir süre sonra uğurlayan da o olmuştu: Harun.
İşte her şey o habersiz buluşmayla başlamıştı. Yani Eylül bunu yıllarca böyle sanacaktı. Gerçeğin korkunç acısını yıllar sonra Ufuk onu yeniden bulduğunda öğrenecekti.
Eylül, Harun ve Ufuk’un içine girdiği olay silsilesini Mavi Kış da anlattık. Kısaca özet geçmek gerekirse, Harun bir katilin kardeşiydi. Mehtap’ın sevgili olan yabancıysa, Harun’a çalışan bir piyondu: Said.
Katil, Eylül’ün tanıdığı ve kayıp olduğu için aradığı küçük Şule’yi öldürmüştü.
Şule fakir bir ailede doğan 7.çocuk olunca yurda bırakılmıştı. Eylül’se onun bırakıldığı yurtta gönüllüydü. O vakitler on beşinde kendini koca bir insan sanıyor ve Şule’ye ablalık yapıyordu. Ufuk’a sürekli, 18 yaşına geldiğinde Şule’yi yanına almaktan bahsederdi. Fakat çok geçmeden Şule kayboldu. Ve Ufuk onu aldatmış olsa bile, arkadaşlıkları küçük Şule’nin hatırına devam etti. Mehtap’la kavga etmesinin sebebi buydu, Ufuk’la arkadaş kalmış olması.
“Onun olmadığı bir dünyam yok benim!” diye bağırmıştı Eylül. Sonra evet, onsuz bir hayata geçecekti. Ama bunun için bir hayli yol kat etmesi gerekecekti.
Şule bulunamamış ama Eylül aramayı bırakmamıştı. Bu yüzden katilin kardeşi ve piyonu, Mehtap ve Eylül’ün hayatına iki yabancı olarak girivermişti.
Ama sonra işler sarpa sardı, adamlar kızlara aşık oldu. Aşk en karanlık adamları bile yolundan saptıran korkunç bir duygudur. Ve o sene herkes gittiği yoldan şaşmıştı.
O günün akşamında Eylül ve Mehtap tekrar tartıştı. Said’i ne kadar çok sevdiğinden bahsederken Eylül acımasızca onu yargıladı.
“Ne yapmamı bekliyorsun, Eylül? Senin gibi yüreğim kanaya kanaya ayrıldığım insanla arkadaş mı kalayım? Sen istersen Ufuk’un düğününde gelin çiçeğini taşıyabilirsin ama ben Birol’dan önce evleneceğim!”
“Sen kafayı yemişsin! Daha on sekiz bile olmadık, ne evlenmesi? Neyin yarışı bu?”
“Onu unutmak zorundayım, anlıyor musun!” diye bağırırken birden ağlamaya başladı. “Birol’u unutmak zorundayım, Eylül. İçim çok acıyor ve buna daha fazla katlanamıyorum.”
Eylül, “Onu bir başkasıyla olarak mı unutacaksın?” derken nihayet sesini alçattı.
“Sevmek en güzel tedavidir. Bir başkasını severek, yeniden sevilerek onu unutacağım.”
“Ama sen sevmekten değil, evlenmekten bahsediyorsun be kızım.”
Gözleri artık tamamen ıslanmıştı. Eylül’ün yüzüne baktı ve dudaklarının titremesine engel olamayarak hıçkırıklara boğuldu. “Çünkü benim için başka bir hayat yok. O evden kurtulmak için evlenmek zorundayım.”
Onu yıllar sonra Erman’la evlendiren sebep de bu değil miydi, zaten?
Ağlayan arkadaşına sıkıca sarıldı. Ne diyebilir, ne yapabilirdi ki? “Bir gün Ufuk’u hayatımdan tamamen çıkaracağım ama o gün, bugün değil. İkimiz için de bugün iyileşme günü değil,” dedikten sonra Mehtap’ın kulağına eğildi ve fısıldadı. “Ayrıca gelin çiçeğini de asla taşımayacağım!”
Mehtap kıkırdayarak kendini arkadaşına bıraktı. Bu iki kız her türlü acıyı ve mutluluğu birlikte yaşayarak yollarına devam ediyordu. Birol, Ufuk ya da Said ve Harun olmaksızın. Ama olacaklardı, daima başka isimler hayatlarının ucunda duracaktı.
1 Comment
ilgi çekici bir yazı. Yakın zamanda hepsini okuma niyetindeyim.
https://beyazmurekkep.com/blog/
Merhaba herkese iyi günler diliyorum.Beyaz Mürekkep ailesi olarak Aralık ayında yeniden sizlerle olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Günlük hayatta yaptığımız fiilleri ne için yapıyoruz? Bir karşılık bekliyor muyuz? Bu konulara hikayemde rastlayabilirsiniz.
Durum hikayesine benzeyen yazım hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.
(Without Reward) Ödül Olmadan/ hikaye:
https://beyazmurekkep.com/2021/12/04/odul-olmadan-hikaye/