Baharda Bir Pazar Gezmesi

Havalar güzelleşince insanın evde oturası gelmiyor. Biz de pazar günü biraz çıkalım dolaşalım dedik. Niyetimiz biraz yeşillik görmek için Gülhane’ye gitmekti. Beyazıt durağında inip Gülhane’ye kadar yürürüz diye düşündük. Evimizin önünden tramvayın geçmesi de ayrı bir güzellik.

Beyazıt durağında inince rotamızı değiştirmeye karar verdik. Daha önce gittiğimiz Süleymaniye camiinin yanındaki saklı bahçeye gidecektik. Öncelikle 2. Bayezid türbesini ziyaret ettik. Beyazıt durağının hemen orada. Giderseniz ziyaret etmeden geçmeyin derim.

Sonra Süleymaniye camiine doğru yürümeye başladık. Eminönü’nün arka sokaklarını çok seviyorum. Pazar olması dolayısı ile dükkanlar kapalıydı. Ama sokaklar yine de gezmeye değer.

Süleymaniye camii etrafına geldiğimizde kurufasulyecileri görünce dayanamadık. Oranın meşhur kurufasulyesinin tadına bakalım dedik. Ancak evde yaptığım fasulye daha güzel oluyor ben onlarınkini pek sevmedim :) Çayımızı içmek için Süleymaniye camiinin yanındaki saklı bahçe diye bir yere gittik. Orayı daha önce Hatırla Sevgili dizisinde görüp gitmiştik. O zamandan beridir gitmemiştik. Değişik bir atmosferi var..

Oradan çıkınca da Eminönü’ne inip, Gülhane’ye geçmeye niyetlendik. Tamamen doğaçlama bir gezi oldu:)

Eminönü’de dolaşırken, İşbankası Müzesini gördük. Girişteki afişte bilgisayar yokken bankacılar ne yapıyordu? ifadesini görünce iyice meraklandım. Girişin de ücretsiz olduğunu görünce girmeden duramadık. Neler mi vardı müzede? Gerçekten bilgisayar yokken bankacıların kullandığı tüm aletler. Eski kumbaralar, senetler, makbuzlar, reklamlar.. İlk bankamatik.. Zamanda yolculuk gibiydi resmen. Müzenin bodrum katı daha ilginçti. Işık gösterisi ile sayıların yansıtıldığı koridordan kasa odasına girdik. Oldukça ürkütücüydü.. Yolunuz Eminönü’ne düşerse mutlaka görmelisiniz.

Oradan çıkınca Gülhane parkına doğru yürüdük. Parkta ağaçlara yuva yapmış leylekler ve yeşil renkli papağanlar vardı. Şehrin ortasında böyle nefes alınabilecek yerlerimiz olduğu için çok şanslıyız. İnşallah onları da yok etmezler..

Artık yavaş yavaş dönüş yoluna geçmeye başlamıştık. Topkapı sarayının yanındaki güzel evlerin bulunduğu sokağa gitmek istedik. O sokağı hep çok sevmişimdir. Yol boyunca etrafı saran kahve kokusuna değinmeden geçemeyeceğim. İstanbul’u turist gözüyle gezmek öyle güzel ki :)

Bu sokakta kendimi eski bir filmin ya da romanın içindeymiş gibi hissediyorum..

İstanbul masal gibi, onu keşfetmeyi çok seviyorum..