Merhaba,
Kor Adası , Kimberley Freeman‘ın okuduğum 2. kitabı. İlk kitabım Kırçiçeği Tepesi olmuştu.
Yazarın anlatımını çok sevdiğimi bu kitapla daha iyi anladım. Tıpkı Sarah Jio gibi bizi eskiye götürüyor, günümüze döndüğümüzde sanki kendimizi buluyoruz. Kor Adası da beni yer yer çok heyecanlandıran bir roman oldu. Romanlarda süprizli sonlara bayılırım, ama korkmayın size sonunu söylemeyeceğim ;)
Kor Adası Kitabın Konusu
”Geçmişin bedelini ödemeden bir insanın geleceği olabilir mi?”
Yıl 2012. Yazar olan Nina büyük büyükannesi Elenor’un Kor adasındaki malikanesine taşınır. Ancak malikanenin duvarları sırlarla doludur. Büyük bir tadilat yapması gerektiğinde bu sırlar bir bir ortaya çıkar.
Tilly Kirkland, 1891 yılının İngilteresinde güzel bir evlilik yaptığını, hayatının masallardaki gibi olacağını düşünür.. Ama malesef böyle sürmez. Her şey bitti dediği bir anda kendini Kor Adasında bulur. Bay Starling’in küçük kızına mürebbiyelik yapacaktır. Her gün batımında büyük bir yangın varmışcasına Kor Adasına düşen adada sürdürecektir artık yaşamını…
Benim Yorumum
Kimberley Freeman yine 2 dönemi anlattığı için beni kitabın içine çekmeyi başardı. Bu kadında bir şey var, romanı okumuyorsunuz sanki izliyorsunuz. 2012 yılında sanki Nina’nın yanında, o eski tahtaların arasında mektubu bulan bendim.. 1891 yılında ise Tilly ile birlikte üzülen ağlayan, pencerelerden atlayan da bendim. (ups! spoiler alert!)
Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, Duygu Parsadan‘ın çevirdiği kitapların diline bayılıyorum. Bence çeviri kitaplarda çevirmenin rolü çok önemli. O kitabı size sevdirebilir de, nefret de ettirebilir. Arkadya kitaplarını sevmemizdeki en büyük nedenin kapaklarından sonra çevirmen Duygu hanım olduğunu düşünüyorum.
Nihayetinde, hızlı ve akıcı dili ile sizi sıkmayan, elinizden düşüremeyeceğiniz, aynı zamanda sürükleyici bir roman sizi bekliyor.
Siz de okursanız yorumlarınızı benimle paylaşın olur mu?
Beni sosyal medyada takip edebilirsiniz:
3 Comments
okuyalım o zaman :) merak ettim ki sarah jıo seviyorum
Aylin, O zaman mutlaka okumalısın canım :)
Bana da ilk bakışta Sarah Jio kitaplarını anımsattı. Şans tanımak gerek :))